İçimizdeki Gölgeye Işık Tutan Bir Adam: Deniz Celiloğlu ile Samet Karakteri Üzerine

Yazan: Berna Balkaya

30. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’ndeki ilk gösteriminden sonra izleyenler olarak hepimiz filme ve Deniz Celiloğlu’nun şahane oyunculuğuna hayran kalarak çıktık salondan. Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’ndeki gösteriminden sonra yılın en çok merak edilen filmi oldu Kuru Otlar Üstüne. Film, beklentilerimin çok üstünde çıktı desem yalan olmaz. İnce işlenmiş karakterleri, karanlık bir atmosferin içinden bir yandan da insana aşıladığı umut en etkileyici taraflarıydı benim için.

Deniz Celiloğlu’nun oyunculuk performansı ise filmin bir diğer en etkileyici tarafıydı. Film bittiği andan itibaren aklımdaki tek şey Samet karakteri ve ona hayat veren Deniz Celiloğlu’yla, karakteri üzerine sohbet etmekti. Festivalde yarattığımız bir zaman diliminde buluştuk ve karakter üzerine biraz konuştuk. Lafı uzatmadan sizleri Deniz Celiloğlu’nun Samet karakteri serüveniyle ve filme dahil olma yolculuğuyla baş başa bırakıyorum.

İlk olarak filme dahil oluş sürecinizden bahsedebilir misiniz bize?

Evet, bu rol için bir seçmeye katıldım ve oyun verdim. Daha önceden çalıştığımız bir cast direktörü arkadaşım Pınar senaryoyu okuyup, bu rol için çok uygun olduğumu düşündüğünü ve bir deneme yapıp yapmak istemeyeceğimi sordu. Bana ilk önce senaryodan bağımsız deneme metnini gönderdi birkaç sayfa. Onu okuduktan sonra ben de çok heyecanlandım, “Tamam, herhalde ben bu rolü alabilirim.” dedim. Çok da oynamak istedim açıkçası. Bütün roller için uzun bir deneme sürecine girmişti Bilge hoca. Çok fazla oyuncu bütün karakterler için denemeler yapmışlar, oyun vermişler. Bu şekilde seçilince filme dahil olmuş oldum.

Samet karakteri biraz karanlık bir karakter aslında bir taraftan bakıldığında. Karaktere hazırlanma süreciniz nasıldı?

Öncelikle karakter bana karanlık gelmiyor çok fazla (gülüyor). Çünkü ben onun içine girip onu epey aydınlattım bu anlamda. Yani herhalde şu anlamda karanlık değil, yani evet gizemleri olan, kendimizi tanımadığımız kendimize yabancı olduğumuz, anlamaya çalıştığımız, net olmadığımız, bizim için de belirsiz durumların olduğu gerçeği üzerinden bakarsak evet karanlık ama herhangi birinden; senden benden ondan daha karanlık olduğunu düşünmüyorum.

Deniz Celiloğlu

Evet, çünkü filmi izlerken ona hem hak veriyor hem de vermiyoruz. İzleyici olarak da çok arada kaldık aslında.

Evet evet. Bence bu filmin ya da Nuri Bilge Ceylan karakterlerinin başarısı; biz sinemada karakteri net neyse o, bu adam ne istiyor bu kadın ne istiyor, arzusu ne gibi kurulmuş hikayelere alıştığımız için bu bize hem çekici geliyor bir yandan hem korkutucu geliyor hem kafa karıştırıcı geliyor ama gerçek olan bu.

Nuri Bilge Ceylan’la ilk defa çalıştınız. Sizin için güzel tarafları ya da enteresan tarafları neydi?

Ben role hazırlık yaparken de Nuri Bilge Ceylan’ın sinema dünyasını ve onun kişisel zihin dünyasını öğrenmeye çalışarak hazırlandım role. Ve kendi adıma Nuri Bilge’yle hayat görüşlerimizin, hikaye algılama biçimlerimizin yakın olduğunu gördüm. Fakat benden çok daha deneyimli, benden çok daha ileride ve bunu sanatına dökmüş yani aslında kendimin içindeki, zihnimin içindeki karışıklıkları ya da sanat, film, sinema üzerine o karmaşık düşüncelerimi nasıl bir araya getirip toparlayabileceğimi gösterdi bana Nuri Bilge’nin yaptığı iş. Yani onu gözlemlemeyi çok sevdim birlikte çalışırken. Bu insan nasıl çalışıyor, karakteri nasıl kurguluyor, hikayeyi gerçeğe dönüştürürken kendi zihninin içinde nasıl bir yol izliyor gibi durumlara da dikkat ettiğimi gördüm çekim süreci boyunca. Bana hem bir oyunculuk okulu hem de bir hayat okulu gibi geldi diyebilirim bu anlamda.

Deniz Celiloğlu

Samet karakteriyle benzeştiğinizi ya da ayrıştığınızı düşündüğünüz noktalar var mı?

Evet yani apayrı bir insan, apayrı insanlarız Samet’le. Fakat bir yandan da çok benziyoruz. Deneyim olarak çok ayrıyız. Benim Samet gibi bir dünyam yok. Samet’in yaşadığı gibi bir coğrafyada ya da onun yaşadığı karmaşıklığı yaşamıyorum fakat içimizde barındırdığımız korkular, endişeler yani hayata bakışımızdaki küçük nüanslar, bunlar benziyor ama bu sadece beni değil bütün izleyen herkesi Samet’le ya da başka karakterle bağdaştıracak olan özellikler. Yani buna çok net bir cevap veremeyeceğim ama Samet’in mesela bireyciliği olabilir, o anlamda benzeşiyoruz. Ben de daha çok her şeyi kendi iç dünyamda ve onun ışığında yani kendi iç dünyamın ışığında – Bu bencillikle karıştırılabilir belki hatta hataya da düşebiliriz belki – yaşamaya çalışıyorum. En azından bu bakış açısının daha doğru olduğunu düşünüyorum sanırım.

Karakterin üzerinizde etkisi oldu mu peki?

Oldu, yani yapıcı anlamda bu karakteri oynayıp bitirdikten sonra yani bana Deniz olarak, kişisel olarak bir aşama atlattığını söyleyebilirim. Çok etkisi oldu hem de.

Deniz Celiloğlu

Cannes Film Festivali’e gittiniz. Nasıl geri dönüşler aldınız oradan?

Çok iyi (gülüyor). Özellikle en eğlenceli tarafı film gösterimlerinden sonra oradaki basın mensuplarıyla, dünyanın her tarafından gelen basın mensuplarıyla sokakta, kafelerde, böyle büfelerin önünde hamburger yerken falan karşılaşıyorsunuz yani bütün Cannes’ın yarısı oradaki oyuncular ve film ekibi yarısı da basın fakat basın tarafı tamamen sokaklarda diğer yarısı da büyük ihtimalle ya izlemelerde ya da evinde, otelinde falan ama yani o basın mensuplarıyla, gazetecilerle, eleştirmenlerle çok yakın temasta, şehrin sokaklarında falan takılmak çok güzel geldi. Durduruyorlar, konuşmak tanışmak istiyorlar. Beğendilerse ya da bir şeyi eleştirdilerse bunu gösterip beyan etmek istiyorlar. Masalarına çağırıyorlar. Orada bir grup olarak oturmuşlar kahve içiyorlar, kek pasta yiyorlar. Belli ki de kanları ısınmış izlediği şeye, beğenmişler de (gülüyor). Şöyle bir muhabbet edelim, otur ya diye masalarına davet ediyorlar. En eğlenceli tarafı buydu benim için Cannes’da. Heyecanlı insanlarla filmi ve festivali konuşabilmek en güzel tarafıydı benim için.

Türkiye prömiyerinizi Adana Altın Koza Film Festivali’nde yaptınız. Altın Koza’da nasıldı izleyici ve basın tepkisi?

Çok fantastikti yani hoştu insanların ilgisi. Evet, ben tabii ki bir merak bekliyordum ama bir yandan coşku da vardı, merak da vardı. Gösterim sonrasında sorulardan görüyoruz ki coşkulandırmış ve heyecanlandırmış olmalı insanları yani tepkilerinden çıkarabildiğim bir şey. Çok güzel bir şey insanları bu kadar heyecanlandırması yani umarım vizyonda da aynı şey olur. Bir de beni rahatlattı açıkçası çünkü iki buçuk senedir ben kişisel olarak bu anı bekliyorum. Film Türkiye’de vizyona girecek ve insanlar hissedecekler. Bunu görmek, bunu anlamak çok rahatlattı beni.

1 yorum

Kalender Kılıç 08 Nisan 2024 - 12:37

Deniz Celiloğlu oldukça işini benimsemiş başarılı ve gelecek vaad eden bir sanatçı. Zaten Kanıt’lı!

Cevapla

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir