Spagetti Western kavramı, kabaca 1964 ila 1973 yılları arasında Avrupa’da -özellikle İtalya’da- yapılmış kovboy filmlerini anlatmak için kullanılmaktadır. Spagetti Western tabiri ilk olarak oyuncu Aldo Sambrell’in İspanyol gazeteci Alfonso Sánchez ile yaptığı röportajda kullanılmıştır. Bu türe ayrıca Euro-Western, Macaroni-Western, Italo-Western (bu isim özellikle Almanya’da kullanılmıştır) ve Western All’Italiana gibi isimler verilmiş olsa da, şüphesiz Spagetti Western en çok akılda kalan isim olmuştur. Bu ismin seçilmesindeki en önemli neden İtalya’da çekilen bu düşük bütçeli filmleri aşağılamaktı. Ancak sonraları usta yönetmen Sergio Leone’nin filmleri başta olmak üzere bu alt türe ait pek çok saygın film yapılmıştır. Bu filmlerden daha sonra bahsedeceğim. Şimdi Spagetti Western türünün tarihçesine göz atalım.
Western Türünün Tarihi
Spagetti Western’in nereden geldiğini anlayabilmek için öncelikle Western türünün kökenini bilmek gerekiyor. Esasında Western tarihi, sinemanın tarihi kadar eskidir. İlk filmlerini 1895 yılında yayınlayan Lumière kardeşler için 1896 yılında Gabriel Veyre tarafından çekilen “Indian Banquet (Repas d’Indien)” filmi ilk Western filmi olarak kabul edilebilir. Yine 1911-1912’de Joë Hamman’ın başrolünde olduğu ve Fransa’nın Camargue bölgesinde çekilen Arizona Bill filmleri de yine bu türün ilk örneklerindendir. İlk İtalyan Western filmi ise 1913 tarihli “La Vampira Indiana”dır. Bir Western ve vampir filmi olan “La Vampira Indiana”nın yönetmeni Sergio Leone’nin babası Vincenzo Leone’ydi (O dönem Roberto Roberti mahlasını kullanıyordu). Filmin başrolünde ise Sergio Leone’nin annesi Bice Walerian yer aldı.
Spagetti Western’in Doğuşu
Avrupa sinemasının önde gelen türlerinden biri olan Western kendi evi olan ABD’de de 1930’lardan 1960’lara dek sevilen bir türdü. Büyük, küçük demeden tüm stüdyolar neredeyse haftada bir kovboy filmi çekmekteydi. Western türü için her şey yolundaydı. Ta ki 1950’lerin sonuna doğru televizyona kayış başlayana dek. İnsanlar evlerinde pek çok sayıda (1959’da bu sayı 26 idi) kovboy filmini ücretsiz izleme imkanı bulunca, stüdyolar bu tür filmleri aynı sıklıkta çekmek konusunda isteksiz olmaya başladılar. İşte bu noktada devreye Avrupa girdi.
Kovboy filmleri Amerika’da popülaritesini yitirmeye başlamasına rağmen Avrupalılar tarafından hala çok seviliyordu. Dolayısıyla sektördeki boşluğu doldurmak İtalyan sinemacılar başta olmak üzere Avrupa’ya düştü. İtalyan sineması, o dönem neo-realizm akımının etkisi altındaydı. Bu dönemde Pasolini, Visconti ve Fellini gibi sinemacılar sanat değeri yüksek eserler yapma eğilimindeydi. Ancak bu usta sinemacılar ülkenin kuzey kesiminde bulunuyordu. Ülkenin güneyinde (Roma’da) yer alan Cinecittà Stüdyosu ise çoğunlukla Amerikan filmlerinin uyarlamalarını çekiyordu. Yılda 200’den fazla film yapan bu yapım şirketi sinemayı sanattan ziyade ticari bir meta olarak görüyordu. 60’lar ve 70’ler boyunca Western filmleri bu stüdyoda çekilen filmlerin çoğunluğunu oluşturuyordu.
İlk Spagetti Western Filmleri
Avrupa’da çekilen ilk Spagetti Western filmleri sanılanın aksine İtalya’da değil İspanya’da çekilmiştir. İlk ABD-İngiltere ortak yapımı western filmi olan Raoul Walsh imzalı “The Sheriff of Fractured Jaw” 1958 yılında İspanya’da çekilmiştir. Bu filmi İspanya-ABD ortak yapımı olan 1962 tarihli “Savage Guns” takip eder. Başrolünde Amerikalı oyuncu Richard Basehart’ın yer aldığı bu film özellikle Avrupalı şirketlere ABD dışında da kovboy filmleri çekilebileceğini göstermiş oldu. Aynı yıl çekilen Almanya-Yugoslavya ve Fransa ortak yapımı The Treasure of Silver Lake de Western türünün Avrupa’da popüler hale gelmesini sağlamıştır. Filmin başrolünde ise yine Amerikalı bir oyuncu olan Lex Barker yer almıştır. Lex Barker’a Fransız aktör Pierre Brice’ın eşlik ettiği film Yugoslavya’da çekilmiştir. Spagetti Western filmlerin başlangıcı olan bu yapımları ertesi sene yirmiden fazla Alman, İtalyan ve İspanyol kovboy filmleri takip etti.
Spagetti Western’in Babası: Sergio Leone
Sergio Leone ilk Spaghetti Western filmini yapmamış olmasına rağmen, bu türe kimlik kazandırmıştır. Akira Kurosawa filmi Yojimbo’dan etkilenerek yazımına katkıda bulunduğu ve yönettiği düşük bütçeli filmi (yaklaşık 200.000$) “A Fistful of Dollars” (nam-ı diğer “The Magnificent Stranger”) ile dikkatleri üzerine çeken Leone ulusal çapta bir sansasyon yaratmayı başardı. Avrupa’da 1964’te vizyona giren film, Akira Kurosawa ile yaşanan telif sorunları nedeniyle ABD’de ancak 1967 yılında gösterilebildi. Daha sonra Kurosawa’Nın filmin gelirinden bir miktar almayı kabul etmesiyle sonuçlanan bu süreçte Leone iki devam filmi daha yaptı. Bu filmler “For a Few Dollars More” ve meşhur “The Good, the Bad, and the Ugly“dir. Daha sonra bu üç film “İsimsiz Adam” Üçlemesi şeklinde anılacaktı.
Sergio Leone başlangıçta bu üçlemedeki başrol için Henry Fonda, James Coburn ya da Charles Bronson’ı istedi ancak bu üç oyuncu da (ya da daha çok menajerleri) teklif edilen 15.000$’ı kabul etmedi. Daha sonra “Rawhide” dizisini izleyen Leone, burada keşfettiği Clint Eastwood’a teklif götürdü. “Rawhide” dizisinin yapımcılarıyla yaptığı kontrata göre ABD’de başka bir yapımda rol alması yasak olan Eastwood’un kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Teklifi hemen kabul eden oyuncu uçağa atlayıp filmi İtalya’da çekti. Bu üçlemedeki rolü Clint Eastwood’u Spagetti Western alt türünün ilk süper yıldızı yaptı. Eastwood’u daha sonra Lee Van Cleef, İtalyan oyuncu Franco Nero ve Nero’ya benzerliğiyle bilinen Terence Hill takip etti.
Spagetti Western’in Evrimi
Spagetti Western’i üç faza ayırmak mümkün. İlk fazda “İsimsiz Adam” Üçlemesi’nin de etkisiyle aksiyon öğelerine sık sık yer verildi. Üçlemenin tek etkisi bu olmadı. Geniş ekran sinematografi kullanılan ve roman katolik ikonografisini öne çıkaran bu filmler protagonistin karakterizasyonunda da değişikliğe gitmiştir. Hikayenin kahramanı John Wayne filmlerindeki gibi geleneksel beyaz şapkalı “iyi adam” kalıbından çıkarak ahlaki açıdan daha esnek, tahmin edilemez ve alaycı bir hale dönüşmüştür. Özetle İtalyan sinemacılar Amerika’nın tür geleneklerini abartarak ortaya tuhaf kötü adamlar, gözüpek şiddet sahneleri ve dramatik müziklerin kullanıldığı filmler ortaya koymuştur.
Burada usta besteci Ennio Morricone’den bahsetmemek ayıp olur. “İsimsiz Adam” üçlemesinin müziklerini (“İyi, Kötü ve Çirkin”deki o meşhur ıslık melodisi de dahil olmak üzere) besteleyen Morricone, Leone’nin sonraki büyük bütçeli filmi “Once Upon a Time in the West” filmi başta olmak üzere “Death Rides a Horse”, “A Pistol for Ringo”, “Tepapa” ve “A Bullet for the General” gibi filmlerin müziğini de besteleyerek Spagetti Western türünün kimlik kazanmasına büyük katkıda bulunmuştur. Morricone ayrıca yönetmen Sergio Corbucci’nin “Navajo Joe”, “The Great Silence”, “The Mercenary” gibi pek çok filminin de bestelerini yapmıştır.
Sergio Corbucci bizi Spagetti Western’in ikinci fazına götürüyor. Çektiği “Django” filmiyle Spagetti Western türündeki ikinci büyük sıçrayışı gerçekleştiren Sergio Corbucci, 18 yaş sınırı olan filmindeki baltayla kulak kesme sahnesiyle o dönem büyük sansasyon yaratmıştı. Kulak kesme size de tanıdık geldi mi? Evet, “Rezervuar Köpekleri” filminde bu öğeyi kullanan Quentin Tarantino, 2012 yılında çektiği “Django Unchained” filminden çok çok önce “Django”nun büyük bir hayranıydı. İkinci faz ayrıca 1967-1968 yıllarında yükselen politik dalgadan da nasibini aldı. Bu dönemde çekilen ve önceki filmlere nazaran daha kolektivist temalara sahip olan bu filmlerde Meksika-ABD arasındaki sınır mücadeleleri gibi politik sorunlara yer verildi. Sınır savaşlarını anlatan bu alt türlere “Zapata Western” denmektedir. İkinci fazdaki en popüler filmlerden biri olan ve bir haydutun hikayesini anlatan Damiano Damiani imzalı “A Bullet for the General” da karşı devrimi anlatmıştır.
Türün üçüncü fazı ise çoğunlukla parodi filmlerinden oluşmaktadır. Spagetti Western türünde çok sayıda filmin yapılmış olması, türde farklılığa gitme eğilimi doğurmuştur. Örneğin bu dönemde kör bir kahramanın yer aldığı “Blindman”, Spagetti Western/Dövüş Sanatları karışımını anlatan “Shanghai Joe” ve ekstrem şiddet sahneleriyle dikkat çeken Giulio Questi imzalı ”Django Kill!” gibi filmler çekilmiştir. Yönetmenler zamanla Spagetti Western türünün gelenekleriyle alay etmeye başladılar. Bunun en açık örneği Enzo Barboni’nin 1970 tarihli “They Call Me Trinity” ile başlayan Trinity serisidir. Gişede büyük bir hasılat edinen bu seri ne yazık ki Spagetti Western türünün batırmıştır. Zira izleyiciler bu dönemden sonra yapılan Spagetti Western filminin geleneklerini ciddiye almakta zorlanmıştır.
Spagetti Western Türünün Ortak Özellikleri
Western türünün alt türü olan Spagetti Western yıllar içerisinde kendine has özellikler geliştirmiştir. Şüphesiz en öne çıkan özellik -istisnaları olmakla birlikte- filmlerin düşük bütçeyle çekilmesidir. Bunun en önemli nedeni filmlerde büyük yıldızların yer almamasıdır. Clint Eastwood, Lee Van Cleef gibi hiç tanınmamış Amerikalı aktörler bu filmlerle ünlü oldular. Stephen Boyd, John Ireland, Broderick Crawford ve Joseph Cotten gibi isimler de polülaritelerini kaybettikten sonra bu türe kaydılar. Stüdyo haricindeki dış çekimler Amerika’da konunun geçtiği bölgelere benzerlikleri nedeniyle İspanya’nın Endülüs bölgesinde yer alan Tabernas Çölü ve Sardunya Adası’nda yapılmıştır. Amerika’da ve Arjantin’de çekilen bazı filmler de mevcuttur. Bu türe ait filmler çekim teknikleri açısından da farklılık gösterir. Örnek olarak detaylara yoğunlaşan yakın çekimler, panaromik çekimler, hızlı kurgu, abartılı ses efektleri gösterilebilir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi bu filmlerde “iyi” karakterlere rastlanmaz. Baş karakterler zaafları olan ve kesinlikle bir aziz olmayan anti-kahramanlardır. Çoğunlukla intikam, ödül avcılığı, soygun ve çete savaşlarını anlatan filmler Amerikan versiyonlarına göre oldukça sert tonda ilerlemektedir. Western türü gibi Spagetti Western de maço yapıda bir tür olduğu için kadın oyunculara çok az yer verilmiştir. Filmlerde yer alan kadınlar ise ya dul ya da fahişe olarak resmedilmiştir. Kadınlar gibi siyahların da neredeyse hiç görülmediği bu filmlerde Meksikalılar da ya haydut ya da din adamı olarak gösterilmiştir. Dolayısıyla bu dönemde Spagetti Western filmleri cinsiyetçi, ayrımcı ve ırkçı olarak değerlendirilmiştir.
Spagetti Western Örnekleri
1960-1975 yılları arasında Spagetti Western türüne ait aşağı yukarı 500 adet film çekilmiştir. Ben türün öne çıkan 10 filminden kısaca bahsedeceğim.
A Fistful of Dollars [Per un pugno di dollari] (1964)
Sergio Leone’nin yönettiği “A Fistful of Dollars” Akira Kuroswawa’nın Yojimbo filmine dayanmaktadır. Başrolünde Clint Eastwood’un rol aldığı film, Gizemli bir silahşörün iki rakip kaçakçılık çetesinin korku saldığı kasvetli ve eski bir sınır kasabası olan San Miguel’e gelmesinin ardından yaşananları konu alır.
For a Few Dollars More [Per qualche dollaro in più] (1965)
Adından da anlaşılacağı üzere “A Fistful of Dollars”ın devam filmidir. Başrolde yer alan Clint Eastwood’a bu kez Lee Van Cleef ve hikayeye renk katan Klaus Kinski eşlik etmiştir. İlk filmin yapısına benzerlik gösteren “For a Few Dollars More”da hapishaneden kaçan ve başına 10.000$ ödül konan Indio’nun peşine düşen Douglos Mortimer ve Monco isimli iki ödül avcısının hikayesini anlatır.
The Good, the Bad and the Ugly [Il buono, il brutto, il cattivo] (1966)
“A Fistful of Dollars” ve “For a Few Dollars More” filmlerinin yer aldığı “İsimsiz Adam” Üçlemesinin son filmi olan “The Good, the Bad and the Ugly”, uzak bir mezarlıktaki gömülü altın hazinesini bulmak için işbirliği yapmak zorunda kalan iki eski ortağın hikayesini anlatmaktadır.
Django (1966)
Başrolünde Franco Nero’nun yer aldığı Sergio Corbucci filmi “Django”, kanlı şiddet sahneleri, kara mizah öğeleriyle dikkat çekmektedir. Amerikan KKK kuvvetleri ve Meksikalı devrimci kuvvetleri tarafından öldürülmek istenen Maria’yı kormak isteyen Django’nun hikayesini anlatan “Django”nun gayriresmi 30 devam filmi bulunmaktadır.
Death Rides a Horse [Da uomo a uomo (1967)
Giulio Petroni’nin filmi “Death Rides a Horse”, Quentin Tarantino’nun hayran olduğu bir diğer filmdir. Ailesinin öldürülmesine tanık olan bir çocuğun büyüdükten sonra intikam almasını konu olan filmin başrollerini John Phillip Law ile Lee Van Cleef paylaşmaktadır.
The Great Silence [Il grande silenzio] (1968)
Yine Sergio Corbucci imzalı İtalya-Fransa ortak yapımı olan “The Great Silence”, bir dul ve bir grup kaçağı ödül avcılarından oluşan bir çeteden korumaya çalışan dilsiz bir silahşörü anlatmaktadır. İyi ve kötü kavramlarına farklı bir bakış açısı getiren filmin başrollerinde ise Jean-Louis Trintignant ile Klasus Kiinski yer alıyor.
Once Upon a Time in the West [C’era una volta il West] (1968)
Diğer Spaghetti Western filmlerine göre farklılıklar gösteren “Once Upon a Time in the West”in zengin bir kadrosu var. Sergio Leone imzalı filmin başrollerinde Henry Fonda, Charles Bronson ve Jason Robards yer alıyor. Ünlü isimler yalnızca oyuncu kadrosunda değil. Filmin hikayesine katkıda bulunan iki isim Dario Argento ve Bernardo Bertolucci. Film, güzel bir dulu acımasız bir suikastçiden korumaya çalışan mızıkalı gizemli bir yabancıyı merkezine alır.
Keoma (1976)
Enzo G. Castellari’nin yönettiği film, kızılderili melezi olan bir silahşörün salgınla boğuşan köyünü ırkçı üvey kardeşleri ve bir konfederasyon tiranına karşı korumaya çalışmasını konu alıyor. Filmin başrolünde ise Franco Nero yer alıyor.
The Mercenary [Il mercenario] (1968)
Sergio Corbucci’nin politika temalı filmi olan “The Mercenary”, aç gözlü bir paralı askerin Meksika Hükümeti’ni düşürmeye çalışan bir maden işçisi ve köylü bir kıza yardım etmesini konu alıyor. Bu filmi diğerlerinden ayıran yönü ise güçlü ve silahlı bir kadın karaktere sahip olmasıdır.
The Big Gundown [La resa dei conti] (1966)
Sergio Sollima’nın filmi gayriresmi bir kanun adamı olan John Corbett’ın 12 yaşındaki bir kız çocuğuna tecavüz edip onu öldüren Cuchillo Sanchez isimli Meksikalı bir köylünün peşine düşmesini konu alıyor. Filmin politik bir tonu vardır.
BONUS: Yeşilçam Westernleri (Kebap Western)
İtalya’dakine benzer bir durum 1960 ve 1970’li yıllarda Türkiye’de de yaşanmıştır. Bu dönemde hatırı sayılır miktarda film çekilmiştir. Bu kovboy filmlerinin ilki 1962 tarihli “Beş Hikaye”dir. Nuri Akıncı tarafından yönetilen filmin kadrosunda Parla Şenol, Efgan Efekan, Hulusi Kentmen gibi oyuncular rol almıştır. 1967 yılına gelindiğinde Western filmleri bir furyaya dönüşmüş ve bu zaman dek yaklaşık 50 film çekilmiştir. Yılmaz Güney, Ayhan Işık, Kartal Tibet, Sadri Alışık, Öztürk Serengil, Tamer Yiğit, Cüneyt Arkın, Yılmaz Köksal başta olmak üzere Yeşilçam’ın önde gelen oyuncuları bu filmlerde rol almışlardır. Çetin İnanç’ın yönettiği ve Yılmaz Köksal’ın başrolünü oynadığı 1971 yapımı “Çeko” filmi ise ülke çapında gişe rekorları kırmıştır.
1970’li yıllarda İtalyan sinemacılar, Türk-İtalyan ortak yapımı bazı filmler de çektiler. Bu filmlerin en dikkat çekeni Guido Zurli’nin yönettiği “Küçük Kovboy” filmidir. Başrollerinde İlker İnanoğlu, Cüneyt Arkın ve Pascale Petit’nin oynadığı 1973 tarihli film, kaçırılan küçük bir çocuğu kurtarmak için harekete geçen bir haydut avcısının ve küçük çocuğun yaşadıklarını anlatıyor.
Bu dönemde çekilen Yeşilçam Western filmlerinin birkaçı; Tom Braks, Zagor Kara Korsanın Hazineleri, Şeytan Tırnağı, Kralların Öfkesi, Her Kurşuna Bir Ölü, Şimdi Silah Konuşacak, Atını Seven Kovboy, Çifte Tabancalı Damat, Ringo Gestapoya Karşı, Zorro Dişi Fantomaya Karşı, Cehenneme Dolmuş Var, Cilalı İbo Teksas Fatihi, İpini Boynunda Bil, Ölümünü Kendin Seç, Kan ve Kin ve Vahşetin Esirleri