Sinema Terimleri: B Filmi Nedir?

Yazan: Gamze Çakan

“B Filmi”nin ne olduğuna dair bugüne kadar pek çok farklı açıklama yapılsa da aslında teknik anlamda bu kavramın tek bir tanımı var. Bu tanıma göre B filmi çift gösterimde yer alan ikinci filmdir. Esas filmden önce gösterilen düşük bütçeli, reklamı yapılmamış, korku, bilimkurgu, western, gangster gibi çeşitli türlerde çekilmiş filmleri anlatmak için kullanılmaktadır. 1920’lerin sonunda ticari bir terim olarak ortaya çıksa da, yıllar geçtikçe tür olarak bir statü kazanmış ve sinema literatüründe yerini almıştır.

“İki film birden” deyimini hepiniz bilirsiniz. Eskiden sinemalarda (evet normal sinemalarda) asıl tanıtımı yapılan filmden önce şimdiki reklam ve fragmanlarla aynı işlevi gören kısa süreli filmler gösterilmekteydi. İzleyiciyi asıl filmden önce ısıtan, hatta belki asıl filmin daha çok beğenilmesi için kontrast yaratan bu filmler, eleştirmenler tarafından da çoğunlukla es geçilirdi. Dolayısıyla başta yapım şirketleri olmak üzere kimsenin herhangi bir beklenti içinde olmadığı bu filmler zamanla acemi yönetmenlerin, keşfedilmemiş oyuncuların, kendilerini geliştirdiği, deyim yerindeyse staj yaptığı bir basamak haline geldi. Arnold Schwarzenneger, Tom Hanks, Christopher Lee’nin de dahil olduğu bu güruhun aksine Vincent Price ve Karen Black gibi eski A sınıfı oyuncuları da kariyerlerine B filmleriyle devam etmiştir. B filmine ömrünü adamış isimlerden bahsedeceğim ancak, öncelikle B filminin tarihine bir göz atalım.

B Filmi
Eski bir çifte gösterim afişi

B Filminin Tarihi

1929 yılında patlak veren Büyük Buhran, sinema endüstrisini de etkilemişti. Amerika’da bulunan 23.000 sinema salonunun üçte biri kapılarını kapatmak zorunda kalmıştı. Bu ekenomik krizden sağ kurtulmayı başaran salonlar ise izleyicileri sinema salonlarına çekebilmek için tabak takımı, jambon hatta otomobil gibi ödüllerden sahne şovu gibi akşam eğlencelerine kadar pek çok yöntem denemişti. Bu yöntemler zamanla etkisini kaybedince salonlar bu kez tek bilet fiyatına iki film, ücretsiz kadınlar matinesi gibi promosyonlar önerdiler. Hatta durum öyle bir noktaya geldi ki, tipik bir bilet, iki film, çizgi film, haber filmi ve gelecek filmlerin fragmanlarının izlendiği en az 3 saatlik bir gösterimi karşılamaya başlamıştı.

Promosyonlar başarılı oldu olmasına ancak bu durum da yapım şirketleri için çok masraflı olmaya başladı. Düşük bütçeli filmler bu noktada devreye girerek sinema endüstrisini darboğazdan çıkardı. Ekstradan yapım masrafları ödemek yerine yapım şirketleri, prestijli filmler için kiralanan stüdyolar ve işe alınan film ekibini maksimum kapasitede kullanarak tek maliyetle iki film çekmeye başladılar. İzleyiciler büyük yıldızların ve kaliteli senaryoların yer aldığı, yüksek bütçeli A filmleri için sinemaya gelip aynı zamanda eğlendirici ancak kısa sürede çekilmiş, yapımı kolay düşük bütçeli B filmlerini de izlemeye başlamıştı. “İki film birden” akımı 1940’lı yılların sonuna kadar etti.

1948 yılında, Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi, Hollywood’ı baştan aşağı değiştirecek olan bir karar aldı. Sonucunda büyük yapım şirketlerinin gösterim ağından çekilmek zorunda kaldıkları Paramount Davası, aynı zamanda geleneksel anlamda B filmlerinin de sonunu getirmiş oldu. Tabi burada bahsedilen yalnızca “iki film birden” uygulamasıdır. 1950’lere gelindiğinde büyük stüdyolar B filmleri çekmeyi bıraktı ve bu tarihten itibaren B filmi terimi yalnızca düşük bütçeli, düşük kaliteli filmler için kullanılmaya başlandı.

B Filminin Türleri

1930’larda ve 1940’ların başında çekilen B filmleri çoğunlukla Western türündeydi. Özellikle ünlü oyuncu John Wayne kariyerine B filmleriyle başladı. Oyuncu, The Three Musketeers (1933) serisi başta olmak üzere on yıllık bir dönemde “The Lawless Frontier” (1934), “Blue Steel” (1934), “Paradise Canyon” (1935), “Born to the West” (1937), “Three Texas Steer” (1939) gibi pek çok B filminde rol aldı. 1950’lere gelindiğinde Sovyet Rusya ile nükleer savaşa girme korkusu ve Amerika’nın atom bombası testlerinden kaynaklanan radyoaktif serpinti endişeleri sinema endüstrisini de etkiledi. Bu dönemde düşük bütçeli bilimkurgu ve/veya korku türündeki filmler çekilmeye başlandı. “Invaders from Mars” (1953), “Them!” (1954), “Invasion of the Body Snatchers” (1956), “The Blob” (1958) gibi bilimkurgu ve korku türünde pek çok B filmi çekildi. Bu durum 1960’ların sonlarına kadar devam etti.

1960’ların sonunda ve 1970’lerin başından itibaren gençlerin yer aldığı filmler çekilmeye başlandı. Özellikle dönemin ünlü oyuncularından Pam Grier’ın yer aldığı “The Big Doll House” (1971) ve “The Big Bird Cage” (1972) kadın hapishane alt türündeki filmler olarak döneme damgasını vurdu. Sonrasında Coffy (1973) ve “Foxy Brown” (1974) filmlerinde de rol alan oyuncunun büyük bir B filmi hayranı olan Quentin Tarantino’nun “Jackie Brown” filminde de yer aldığını not düşeyim. 1980’lerden günümüze kadar B filmlerindeki hakim türün bilimkurgu olduğu söylenebilirim. “Scanners” serisi, “Cyborg” (1989), “Screamers” (1995) gibi filmler bu türe örnek gösterilebilir. Yine son dönemde çekilmiş olan “Sharknado” ve “Mega Shark” serileri de B sinemasının günümüzdeki güzide örneklerinden sayılabilir.

Edward D. Wood Jr. ile Bela Lugosi “Glen or Glenda” filminin setinde, 1953

B Filminin Öncüleri

Edward D. Wood Jr.

“Glen or Glenda”, (1953), “Bride of the Monster” (1955), “Plan 9 from Outer Space” (1956), “The Violent Years” (1956) gibi filmleriyle kült statüsün erişmiş olanEdward D. Wood Jr.’ı, çoğu kişi 1994 tarihli Tim Burton filmiyle tanıdı. Johnny Depp’in kanımca en başarılı performansını sergilediği film, yönetmenin sinema tutkusu başta olmak üzere özellikle Bela Lugosi ile olan ilişkisini anlatmaktadır. Yönetmenin en bilinen filmi olan “Plan 9 From Outer Space”, aslında yanlış nedenlerle meşhur olmuş bir filmdir. Bir filmde ortaya konan en kötü oyunculuk ve berbat özel efektlere sahip olduğu düşünülen “Plan 9 From Outer Space”in ilginç bir yönü de Güney Baptist Kilisesi finanse edilmiş olmasıdır. Kilise sponsor olmayı, tüm film ekibinin vaftiz edilmesi şartıyla kabul etmişti.

Kimi çevreler tarafından dünyanın en kötü yönetmeni olarak kabul edilen Edward D. Wood Jr.’ın, koyu bir Orson Welles hayranı olduğunu da belirteyim. Hatta “Ed Wood” filminde Vincent D’onofrio’nun canlandırdığı Welles’e, “Hayaller, uğruna savaşmaya değer. Hayatını neden başkalarının hayallerini gerçekleştirmek için harcayasın?” dedirten Tim Burton, Ed Wood ve Orson Welles’in ortak pek çok yönleri olabileceğini düşündürüyor.

Roger Corman

Kariyeri boyunca 56 film yönetmiş olan Roger Corman, B filminin kralı olarak kabul edilmektedir. “The Little Shop of Horrors” (1960), “House of Usher” (1960), “The Raven” (1963), “The Terror” (1963) filmleriyle tanınan yönetmen, sinema kariyerine yapımcı ünvanıyla devam etmektedir. Jack Nicholson, Robert De Niro, Dennis Hopper gibi dünyaca ünlü oyuncuları sahneye taşıyan Corman, aynı zamanda pek çok yönetmene de öncülük etmiştir. James Cameron, Peter Bogdanovich, Francis Ford Coppola, Jonathan Demme, Curtis Hanson, Ron Howard, John Sayles ve Martin Scorsese gibi pek çok önemli yönetmen kariyerlerine Roger Corman’ın yanında çalışarak başlamıştır.

Larry Cohen

“It’s Alive” serisi ve “Black Caesar” (1973), “God Told Me To” (1976), “Q” (1982) filmleriyle bilinen ünlü yönetmen, B filminin en önemli temsilcilerindendir. Yönetmenlik yaptığı dönemde B sinemasına polisiye türünde filmler kazandırmıştır. Senaryo çalışmalarına halen devam eden Cohen, kendisiyle yapılan bir röportajda günümüzdeki B film ruhunun artık sinemada değil televizyonda olduğunu söylemiştir.

B Filmi
Grindhouse projesinin afişi

Grindhouse

Her fırsatta B filmlerine duydukları hayranlıkları belirten ünlü yönetmenler Robert Rodriguez ve Quentin Tarantino bu hayranlıklarını Grindhouse projesiyle taçlandırdılar. “Planet Terror” ve “Death Proof” filmlerinden oluşan 2007 tarihli “Grindhouse” eleştirmenlerden oldukça pozitif yorumlar almasına rağmen yapısı gereği düşük hasılat elde etmiştir. Projeyle ilgili en hoşuma giden kısım ise filmlerin öncesinde ve sırasında yer alan kurmaca fragmanlardır. Robert Rodriguez’in kuzeni Danny Trejo’nun başrolünde oynadığı “Machete” (ki daha sonra bu karakterin iki adet filmi çekildi, üçüncüsü de yolda), Rob Zombie’nın yönettiği “Werewolf Women of the SS” ve Edgar Wright’ın “Don’t” isimli çalışmasıyla katkıda bulunduğu fragmanları Robert Rodriguez’in söylediğine göre Quentin Tarantino’nun fikriymiş.

Türk Yapımı B Filmler

Türk Sineması’ndaki B filmlerine verilecek ilk örnek şüphesiz “Dünyayı Kurtaran Adam”dır. Zamanında dünyanın en kötü filmi gibi iddialı bir ünvana sahip olan film, yönetmeni Çetin İnanç’ı da dünya çapında bir üne kavuşturmuştur. İki Türk uzay pilotunun bilinmeyen bir gezegenin çekim alanına girmesiyle birlikte başlarına geleni anlatan filmi tekrar tekrar denememe rağmen henüz bitiremediğimi üzülerek söylüyorum. Çetin İnanç, daha sonra bir röportajında;

“Ben demiyorum ki dünyanın en büyük filmlerini yaptık. Film yaptık. ‘E çok kötü film.’ Seyretme kardeşim. Şimdi bugün yapılan her film de iyi film mi sanki? Geçenlerde işte bir toplandık. Diyorlar ki işte ‘en büyük film, en güzel film’. İşte ‘en’ olmak önemli değil mi? Biz de en kötü filmini yapmışız dünyanın: Dünyayı Kurtaran Adam. Önemli değil mi güzelim yahu?”

şeklinde fantastik bir açıklama yapmıştır.

B Filmi
Kilink İstanbul’da filminin afişi

“Dünyayı Kurtaran Adam” filminin yanı sıra kült statüsü kazanmış “Kilink” filmleri de B filmi olarak kabul edilebilir. Tek seferde iki film çeken yönetmen Yılmaz Atadeniz, daha sonra filmi ikiye bölmüştür. Film boyunca uçan adam Orhan’la mücadele eden Kilink’in, filmin sonunda Türk polisi tarafından yakalanması da filmin fantastik olarak kabul edilmesinin bir başka nedeni. “Kilink İstanbul’da” ve “Kilink Uçan Adam’a Karşı” filmlerinin senaryosunun yine üstad Çetin İnanç’a ait olduğunu da unutmayalım.

Artık B filminin ne olduğunu öğrendiğimize göre sizin beğendiğiniz B filmlerini duymayı çok isterim. Bol sinemalı günler diliyorum.

1 yorum

Mikail 08 Ekim 2022 - 00:09

Bence yeşilçam’ın yarısından fazlası b filmi

Cevapla

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir