28. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Açılış Töreniyle Başladı

Yazan: Zeynep Bafralı

“Benzersiz Kadınlar, Benzersiz Hikâyeler” temasıyla 28. kez sinemaseverlerle buluşmaya hazırlanan Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali, Ankara Devlet Opera ve Balesi Opera Salonu’nda düzenlenen açılış töreniyle başladı. Şenay Gürler ve Yetkin Dikinciler’in sunduğu gecede sponsorlara teşekkür plaketleri verildi ve festivalin onursal ödülleri sahiplerini buldu. Festival tanıtım filmi gösterimiyle başlayan, SesVerSus A Capella müzik grubunun ve Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu Kadın Sanatçıları’nın müzik dinletileriyle renklenen törende Hülya Darcan ve Gülşen Bubikoğlu’na Onur Ödülü, Mina Demirtaş’a Genç Cadı Ödülü, Başak Emre, Harika Uygur ve Bennu Yıldırımlar’a Bilge Olgaç Başarı Ödülleri takdim edildi.

Uçan Süpürge Vakfı tarafından, bu yıl SGDD-ASAM: Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Çankaya Belediyesi, Etimesgut Belediyesi, Ankara Kent Konseyi, UNWomen (Birleşmiş Milletler Kadın Birimi) ve TBWA’nın desteğiyle düzenlenen 28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali, 28 Mayıs-4 Haziran tarihleri arasında, Ankara’da Kavaklıdere Kült’ün üç salonunda ve Etimesgut Belediyesi 100. Yıl Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Programda ülkelerinden filmler gösterilen Institut Français de Turquie, Goethe-Institut, Avusturya Büyükelçiliği, Finlandiya Büyükelçiliği, Hırvatistan Büyükelçiliği, Malta Büyükelçiliği, İsviçre Büyükelçiliği, İsveç Büyükelçiliği, İrlanda Büyükelçiliği, İtalya Büyükelçiliği ve Meksika Büyükelçiliği, 28. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin destekçileri arasında yer alıyor.

Festivalin açılış töreni 27 Mayıs akşamı Ankara Devlet Opera ve Balesi Opera Salonu’nda düzenlendi. Kadın emeğini ve dayanışmasını görünür kılan yapısıyla hem kültürel hem de toplumsal hafızada yer edinecek güçlü bir başlangıca sahne olan gece, akademisyen Prof. Dr. Melek Göregenli’nin yazdığı festival metninin ünlü oyuncu Tilbe Saran tarafından seslendirildiği klibin gösterimiyle başladı. Yoğun bir ilgi gören geceye diplomatlar, siyasi parti temsilcileri, milletvekilleri, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarından temsilciler, sinema sektöründen konuklar, gazeteciler ve sanatçılar katıldı. Şenay Gürler ve Yetkin Dikinciler’in samimi ve dinamik sunumuyla ivme kazanan tören, 2024 festivalinden bu yana sinema dünyasından kaybettiğimiz kadınların saygıyla anıldığı duygusal bir atmosferde devam etti.

Şenay Gürler, Yetkin Dikinciler / Fotoğraf: Göktürk Geren

Festivalin görsel materyallerinin tasarım süreçlerine yaratıcı iş birlikleriyle değerli katkılarda bulunan TBWA’ya teşekkür edilmesinin ardından, festivale destek sunan kurum ve kuruluşlara teşekkür plaketleri takdim edildi. Festival destekçilerinden Ankara Hilton Otel adına Esen Kaynak’a teşekkür plaketini yönetmen Ceylan Özgün Özçelik verdi. Ankara Kent Konseyi Başkanı Halil İbrahim Yılmaz’a, Etimesgut Belediyesi Başkan Yardımcısı Gültekin Bayındır’a ve Çankaya Belediyesi Başkan Yardımcısı Aydın Özsoy’a teşekkür plaketleri festival danışmanı Alin Taşçıyan tarafından takdim edildi. Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Mustafa Kemal Çokakoğlu’na plaketini oyuncu Ece Dizdar, Sosyal Gelişim ve Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Vurgun Kavlak’a ise oyuncu Lale Mansur verdi. Konuklar, SesVerSus A Capella Grubu, geleneksel ve halk ezgilerini modern yorumlarla harmanlayarak ‘Sevdim Sevilmedim’, ‘Seni Yerler’, ‘Bahçe Duvarından Aştım’ ve ‘Burçak Tarlası’ adlı sevilen eserleri seslendirmesiyle keyifli dakikalar yaşadı.

SesVerSus A Capella

Bu mini dinletinin ardından Uçan Süpürge Ödülleri’ne geçildi. Ödül sahiplerinin her biri için kişiye özel hazırlanan klipler gösterildi. Genç Cadı Ödülü, Mina Demirtaş’a rol arkadaşı Duygu Sarışın tarafından takdim edildi. Sarışın konuşması esnasında, Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nin yalnızca bir festival olmanın ötesine geçerek kadınlara ses ve omuz veren güçlü bir alan yarattığını vurguladı. Demirtaş ise ödülü almanın kendisi için büyük bir gurur olduğunu belirterek, bu ödülün anlamını ve değerini asla unutmayacağını; ödülünü tüm kız kardeşlerine ithaf ettiğini söyledi. Genç oyuncu, mesleğinin henüz başında olduğunu ve önünde uzun bir mücadele süreci bulunduğunu ifade etti.

Mina Demirtaş, Duygu Sarışın

Bilge Olgaç Başarı Ödülleri’nin ilkini yapımcı ve festival direktörü Başak Emre’ye dostu ve birlikte çalıştığı ünlü oyuncu Taner Birsel sundu. “Festivallerin her geçen gün daha zor koşullarda gerçekleştirildiği bir ülkede, bir festivalci olarak ödül almanın kendisi için büyük bir gurur olduğunu” dile getiren Başak Emre, meslek hayatı boyunca yanında olan herkese tek tek teşekkür etti. Konuşmasında Sevna Somuncuoğlu ve Tuncel Kurtiz’i anarak duygusal anlar yaşatan Emre, ödülünü annesi ve babasına ithaf etti.

Başak Emre, Taner Birsel

Cast direktörü Harika Uygur’a ödülü, meslektaşı, ünlü yapımcı Zeynep Atakan verdi. Uygur, Bilge Olgaç’ın son filminde birlikte çalıştıklarını hatırlatarak, bu nedenle ödülün çok kıymetli olduğunu ifade etti. Uygur, ödülü Ahmet Minguzzi ve Narin bebek adına aldığını belirterek, “Evlerinde, odalarında sessiz kalmaya mecbur bırakılmış tüm çocuklara adıyorum,” dedi.

Zeynep Atakan, Harika Uygur

Uçan Süpürge, Bennu Yıldırımlar’a sürpriz yaparak ödülün kızı Ada Yarar tarafından takdim edilmesini sağladı. Yıldırımlar, ödülünü bir anne olarak kızından almanın kendisi için ayrı bir anlam taşıdığını söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: “Bu ödülü, sektörde var olmaya çalışan tüm kadınlar adına alıyorum. Uçan Süpürge’ye, bu festivali var eden tüm kadınlara ve bizi yalnızca izlemekle kalmayıp sesimize kulak veren herkese teşekkür ederim. Kadınlar anlatmaya, yaratmaya ve sanata dönüştürmeye devam edecekler; çünkü başka türlüsü doğanın döngüsüne aykırı. Kadınların hikâyelerini izlemeye devam edelim.”

Bennu Yıldırımlar, Ada Yarar

Uçan Süpürge Onur Ödülü’ne değer görülen Gülşen Bubikoğlu, yurt dışında bulunması nedeniyle geceye katılamadı. Bubikoğlu’nun Onur Ödülü, yönetmen Biket İlhan tarafından Meliha Varol’a takdim edildi. Gece, usta oyuncu Hülya Darcan’ın genç meslektaşı Esra Bilgiç’in elinden ödül almasıyla doruğa ulaştı. Darcan, 28 yıl önce ilk festivale de konuk olduğunu, o yılın temasının “kadın yönetmenler” olduğunu hatırlattı. Birlikte yalnızca bir film çektiği Bilge Olgaç’la çalışmanın kendisi için 20 filme bedel bir deneyim olduğunu vurgulayan Darcan, sektöre 20 yıl ara vermek zorunda kaldığını belirtti. Uzun bir aradan sonra sinemanın kendisini yeniden bağrına bastığını ifade eden Darcan, “Sinema bir ömürdür, teşekkürler sinema” sözleriyle duygularını dile getirdi ve Uçan Süpürge’ye teşekkür etti. Genç oyuncu Esra Bilgiç ise Hülya Darcan’dan çok şey öğrendiğini belirterek, bu bilgilerin hayatına ışık tuttuğunu ekledi.

Esra Bilgiç, Hülya Darcan

Ödül töreninin finalinde, Ankara Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nun kadın sanatçıları sahne aldı. Sanatçılar, gecede sırasıyla “Değdi Saçlarıma Bahar Gülleri,” “Yine Bir Gülnihal” ve “Fikrimin İnce Gülü” eserlerini seslendirdi. Kadın eylemlerinin vazgeçilmez bestesi “Kadınlar Vardır” şarkısı eşliğinde tüm kadınlar sahneye davet edildi. Katılımcıların dayanışma ve coşku içinde sahnede buluştuğu bu anlamlı anlarla gece sona erdi.

Etimesgut Açılışı Bu Akşam Yapılıyor

Festivalin bu yıl ilk kez yapılan Etimesgut programının açılışı ise 28 Mayıs saat 19.30’da Benzersiz Kadınlar Benzersiz Hikayelerini anlatıyor başlığı altında gerçekleştirilecek. Ünlü oyuncu Ece Dizdar’ın yönettiği, ödüller kazanan kısa film Mükemmel’in gösterimiyle başlayacak olan bu etkinlik, festival konuklarının sinema serüvenlerini izleyiciyle paylaşacağı söyleşi dizisiyle devam edecek. Filmleri Cannes dahil birçok uluslararası festivalde büyük ödüller kazanan başarılı yapımcı Zeynep Atakan’ın moderatörlüğünde oyuncular Bennu Yıldırımlar, Burcu Kara, Lale Mansur ve Şenay Gürler; oyuncu-yönetmen Ece Dizdar; yönetmenler Biket İlhan, Eylem Kaftan ve Ümran Safter ile cast direktörü Harika Uygur, benzersiz hikâyelerini izleyicilerle paylaşacak.

Festival Gösterimleri Bugün Kült Kavaklıdere Sineması’nda Başlıyor

28. Uçan Süpürge Kadın Filmleri’nin gündemin nabzını tutar ve kadınların mücadelesinden örnekler sunarken, sinema sanatının da hakkını veren, birbirinden önemli sinemacıların imzalarını taşıyan, ödüllü filmlerden ve keşiflerden oluşan programı bugün başlıyor. Kavaklıdere Kült salonlarında saat 14.00’da On Saniye filmi gösterimi ardından film yönetmeni Ceylan Özgün Özçelik ile söyleşi gerçekleştirilecek. Aynı saatte diğer salonda gerçekleşecek olan ‘Kısa Seçkisi’ kapsamında ise ‘Dilan Hakkında Konuşmalıyız’, ‘Kabuk’, ‘Mükemmel’ ve ‘Sınırdaki Yıldız’ adlı kısa filmlerin gösterimlerinin ardından Ece Dizdar, Esra Yıldız, Sema Güler ve Berivan Saruhan ile bir söyleşi yapılacak. 16.30 seansında Naima ve Hiçbir Şey Normal Değil filmlerinin gösterimi olacak. Hiçbir Şey Normal Değil film gösteriminin ardında yönetmen Ceylan Özgün Özçelik ile söyleşi gerçekleşecek. 19.00’da Çalınan Gezegenim (My Stolen Planet) ve Telefon Çaldığında (When the Phone Rang) filmleri izleyiciyle buluşacak. Günün son seansı olan 21.30’da ise Görünmeyen Şeylerin Doğası ( The Nature of Invisible Things) ve Tavşan Tepesi (Sandbag Dam) filmleri gösterilecek.

On Saniye / Ceylan Özgün Özçelik

On Saniye, bir öğretmenle bir velinin boş bir sınıftaki düellosu. Çocuğu ülkenin en prestijli özel okullarından birinden atılan zengin, güçlü ve güzel anne, rehberlik öğretmeniyle yüzleşiyor. Fikir teatisinden tartışmaya, tartışmadan kavgaya dönüşen bu yüzleşmede gerilim giderek tırmanıyor. Senaryo sosyal sınıfların güncel durumuna, servet dağılımı ve eğitimdeki eşitsizliğe, plütokrasi tehdidine gönderme yapıyor. Tek mekânda geçen film, gücünü diyaloglarından ve oyunculuklardan alıyor.

Dilan Hakkında Konuşmalıyız / Umut Şilan Oğurlu

Yakında 30 yaşına girecek olan, annesiyle birlikte yaşayan ve amcasının emlak ofisinde çalışan Dilan, potansiyelini gerçekleştiremediğini düşünmektedir. Sorunu ortaya çıkarmaya çalışan bir belgesel ekibi onu takip etmeye başlar.

Kabuk / Sema Güler

Leyla (28), erkek şiddetine maruz kalmış ve kendisini bir süredir evine kapatmış genç bir ressamdır. Yüzündeki yaralar iyileşmeye yüz tutmuştur ancak Leyla, yaşadığı travmanın etkilerinden kurtulamamış, kendini hayattan soyutlamıştır. Mutlu olduğu zamanları kendisine hatırlatan ve bu yüzden artık görmeye tahammül edemediği otoportresini çöpe atması, beklenmedik bir dizi olayın gelişmesine neden olur. Leyla, gerçeğiyle yüzleşmek ve bir seçim yapmak durumunda kalır.

Mükemmel / Ece Dizdar

Doğum yaptıktan iki gün sonra lohusa Azra, oğlunu derhal sünnet ettirmesi yönünde eşi, kayınvalidesi, doktorlar ve gözle görülmese de çoğunluğu Müslüman olan toplum tarafından baskı altında hisseder. Doğum hormonlarının da yadsınamaz etkisiyle, köşeye sıkıştıkça kendini, bebeğini korumak için içgüdüsel tepkiler verirken bulur.

Sınırdaki Yıldız (Star On The Border) / Bêrîvan Saruhan

Mardin’in sınıra sıfır noktasındaki “Dirbesiyê” adlı yerleşim yeri askeri-politik gelişmelerin etkisiyle değişip dönüşmek zorunda kaldı. Bu değişimlerin en ironik örneklerinden biri de 1993 yılında evlerin pencere korkuluklarında bulunan yıldız simgesinin siyasi bir sembol olduğu gerekçesiyle sakıncalı bulunması ve pencerelerden sökülmesi için köye askeri kuvvetler tarafından baskınlar yapılmasıydı.

Naima / Anna Thommen

Kadın, göçmen, boşanmış bir anne, diploması tanınmayan eğitimli bir insan olmak Naima’yı kendisini defalarca baştan yaratmak zorunda bırakır. İsviçre vatandaşı eşiyle birlikte Venezuela’da şirket sahibi olan Naima, ülkedeki kriz nedeniyle İsviçre’ye taşınmak zorunda kalır. Pazarlama diploması tanınmaz, boşandıktan sonra düşük gelirli işlerle geçinmeye çalışır. Çocuklarından ayrı düşer. Ama Naima mücadeleden vazgeçmez, kendisi ve çocukları için yeni hedefler koyar önüne. Hemşirelik eğitimi almaya başlar. Yönetmen Anna Thommen, DOK Leipzig’de prömiyerini yapan bu etkileyici belgeselde Naima’nın kadın olarak gücünü ve Latin Amerikalı ruhunu yansıtıyor.

Çalınan Gezegenim (My Stolen Planet) / Farahnaz Sharifi

Çalınan Gezegenim, yönetmen Ferahnaz Şerifi’nin İran İslam Devrimi’nden sonra ülkedeki kadınların hayatının nasıl değiştiğini anlattığı, duygu yüklü bir belgesel. Bir yanıyla kişisel bir günce, bir yanıyla resmi ideolojiye alternatif bir sivil arşiv. İran’daki kamusal hayatı okula başlayana dek ev içinde sürdüğü hayatla kıyaslayınca başka bir gezegen olarak tanımlayacak kadar farklı bulan Şerifi, yetişkin bir yönetmen olarak bize derlediği arşiv kayıtlarıyla kendi gezegeninin neye benzediğini hatırlatıyor. Çalınan Gezegenim, Şerifi’nin doğduğu yıl yapılan İslam devriminin getirdiği hicap zorunluluğuna karşı çıkan kadınların miting görüntüleriyle başlıyor, 2022’de Mehsa Jina Emini’nin katledilmesiyle zirveye çıkan aynı amaçlı protestolarla sona eriyor. Çeşitli aile kutlamalarının 8mm görüntülerini, bir zamanlar polis baskını korkusu olmadan herkesin dilediği gibi giyindiği, yiyip içtiği, müzik çalıp dans ettiği seküler bir ülkenin unutturulmaya çalışılan imgelerini günümüzün baskılarıyla karşılaştırıyor.

Telefon Çaldığında (When the Phone Rang) / Iva Radivojević

Iva Radivojević’in sınıflandırılamayan filmi Telefon Çaldığında bir anı filmi, bir büyüme dramı ve eski Yugoslavya’nın öznel bir tarihi. Film, adını aldığı telefon çağrılarıyla ilerleyen özgün bir anlatıya sahip. Telefon ilk kez 1992 yılında, günümüz Sırbistan’ının Novi Sad kentinde çalıyor ve on bir yaşındaki Lana dedesinin ölüm haberiyle sarsılıyor. Lana’nın ve ailesinin öyküsünün parçaları her telefon çalışında tamamlanıyor. Yönetmen Radivojević, Telefon Çaldığında’yı Novi Sad’ın adeta ’90’lardan bu yana değişmemiş mahallelerinde, 16mm film olarak çekti. Böylece geçmiş ile gelecek arasındaki sınırları muğlaklaştırdı. Arabulucu romanında L.P. Hartley: “Geçmiş yabancı bir ülkedir, orada her şeyi farklı yaparlar,” diye yazmıştı. Telefon Çaldığında her şeyin aynı kaldığı kayıp bir ülkede geçiyor.

Görünmeyen Şeylerin Doğası (The Nature of Invisible Things) / Rafaela Camelo

Kadınların dostluğu ve dayanışması, anne-kız ilişkileri, kadınları saran aura ve güç, doğum ve ölüm döngüsü bu dokunaklı Brezilya yapımının özünü oluşturuyor. Rafaela Camelo, Berlin Film Festivali Generation Kplus bölümünde yarışan ilk uzun metrajlı filminde iki kız çocuğuyla onların annelerine odaklanıyor. Ona bakacak başka kimsesi olmadığı için tatilini hemşire annesi Antonia’nın çalıştığı hastanede geçiren Gloria ile bir tür mistik şifacı olan ve Alzheimer tedavisi gören büyükannesi Bisa’yı ziyarete gelen Sofia arkadaş oluyor. Sofia’nın annesi Simone, Bisa’yı şehir dışındaki evine götürmek zorunda kaldığında Antonia ona hasta bakımı için destek veriyor.

Tavşan Tepesi (Sandbag Dam) / Čejen Černić Čanak

Hırvatistan’ın bir köyünde yaşayan Marko, babasının isteği doğrultusunda mezun olduktan sonra araba tamircisi olmaya hazırlanmaktadır. Ancak görünüşte dengeli ilerleyen hayatını altüst eden iki olay gerçekleşir: köyü tehdit eden sel felaketi ve yasak ilk aşkı Slaven’ın babasının cenazesi için köye dönüşü. Kız arkadaşı Petra’ya ve yaklaşan spor turnuvasına odaklanmaya çalışan Marko’nun iç çatışmaları, sel sularıyla birlikte derinleşir. Köylüler evlerinin etrafına kum torbalarından setler inşa ederken, Marko da duygularını bastırmak için kendi içinde bir set örmeye başlar.

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir