Tehlikeli Bölge, Türk sinemasında beklenmedik ve orijinal sayılabilecek bir yapım olarak bizleri karşılıyor. Kurtuluş Savaşı esnasında Dünya’ya düşen uzaylılarla mücadele etmek zorunda kalan bir birliği anlatan film tarihi bilimkurgu türünde bir yapım olarak dikkat çekiyor. Yönetmen ve senarist koltuğunda Ramazan Ekmekçi’nin bulunduğu filmin yapımcılığını görsel efektlerini de yapan VFX İstanbul üstleniyor. Film ayrıca başarılı görsel efektleriyle dikkatleri üzerine topluyor.
Film, Kurtuluş Savaşı’nın kritik bir döneminde, Büyük Taarruza üç gün kala başlıyor. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle görevlendirilen seçkin bir grup asker, ülke savunması açısından stratejik öneme sahip, kritik bir bölgeye doğru ilerlerken işgalci kuvvetler yerine uzaydan gelen yırtıcı yaratıklarla karşılaşıyor. Askerler vazifelerini yerine getirebilmek için ölmeyi göze alarak uzaylılarla yüzleşmek durumunda kalıyor.

Neredeyse Yerli “Alien” Dedirten Görsel Efektler
Tehlikeli Bölge, cesaretini konusunun yanı sıra efektleriyle gösteriyor. Filmin adeta kurtarıcısı olmaya çalışan görsel efektleri beklenmedik derecede başarılı oluşuyla şaşırtıyor. Neredeyse şu an yayında olan Alien: Earth dizisindeki efektler kadar iyi olan efektler ve özellikle uzaylı tasarımları ön plana çıkıyor. Bu harika efektlerin arkasında filmin yapımcısı da olan VFX İstanbul firması ve uzaylıların nitelikli tasarımıyla 3D efektlerde Onur Ünlü (VFX Artist) yer alıyor. Filmde oldukça az yer bulan efektler filmi izlenilebilir kılıyor, izleyici daha fazlasını görmek istiyor.

Görsel efektlerin yanı sıra film sinematografisi, renk paleti ve müzikleriyle de başarılı bir iş ortaya koyuyor. Adana’da çekilen filmde doğal platolar zekice kullanılıyor, göz doyurucu kareler yakalanıyor. Müzikler ise filmin atmosferine uygun bir biçimde heyecanı ve gerilimi yükseltmeye çalışıyor. Teknik alandaki sıkıntı ise filmin fazla müziğe boğulması ve müziğe gösterilen özenin ses tasarımına, dengesine yeterince gösterilmemesinden kaynaklanıyor. Birçok sahnede müzikler diyalog ve ortam sesine baskın geliyor, bu dengesizlik nedeniyle seslerin anlaşılması güçleşiyor. Yerli sinemanın senelerdir bir türlü çözemediği sorunlardan birisi haline gelen ses maalesef burada da karşımıza çıkıyor. Bunlara ek olarak müziğin bulunmadığı sahneler ya ses dengesizliğinden ya da atmosferi destekleyecek ses efektlerinin eksikliğinden zayıf kalıyor.

Orijinal Fikir Ancak Özensiz Senaryo
Tehlikeli Bölge, daha önce işlenmemiş fikriyle ilgi çekici hale geliyor. Yerli bir bilim kurgu filmi oluşu başlı başına öne çıkan bir özellik iken Kurtuluş Savaşı’nda geçen bir uzaylı filmi oluşuyla da cesur ve ilginç bir deneme oluyor. Fakat ne yazık ki film, fikirden öteye gitmekte zorlanıyor, nitelikli bir hikâye sunamıyor. Tarihimiz açısından fazlasıyla önemli olan bir dönemde geçen bir film olarak ne tarihi yönden ne de bilim kurgu yönünden tatmin ediyor.

Öncelikle tarihi yönü incelendiğinde filmin Kurtuluş Savaşı zamanından geçiyor oluşunun hikâyeye katkısı oldukça düşük kalıyor. Görevlendirilen özel askeri birliğin özel oluşunun hissiyatı izleyiciye geçmediği gibi görevleri ve aralarındaki ilişkiler de dikkat çekmiyor. Film boyunca da bu askerlerin oradan oraya yürümeleri ve tartışmaları ağırlıklı olarak gösterildiği için bir buçuk saatlik süresine rağmen akıcılığını kısa sürede yitiriyor. Film, uzaylılarla olan karşılaşma ve mücadeleyle ilk yarım saatin ardından açılmaya, dikkat çekmeye çalışıyor olsa da bu mücadeledeki içi boş hikâye ve motivasyon eksikliği de toparlamak için yeterli olmuyor.

Askerlerin derinliksiz karakterleri ile motivasyonları belli olmayan bir avuç uzaylı yaratık birleşince üzücü bir sonuç ortaya çıkıyor. Film hem uzaylılarla hem de insanlarla mücadele yönünden oldukça az sahneye sahip olması nedeniyle sırtını bir avuç askerin karakterine ve aralarında geçen diyaloglara dayıyor. Fakat derinlikten ve inandırıcılıktan uzak, adeta birer tip olan karakterlerle kötü yazılmış diyaloglar bir araya gelince bunlar da filmi kurtarmıyor. Ayrıca film oyuncu performanslarıyla da tatmin edemiyor. Senaryo kaynaklı sorunlar bir kenara bırakıldığında oyuncu performanslarındaki zayıflık filmin başarılı tekniğinin yanında fazla göze batıyor, aykırı duruyor. Geriye yalnızca fikrin orijinalliği, başarılı görsel efektleri kalıyor.
Tehlikeli Bölge, Türk sinemasında örneğine kolay kolay rastlanmayan tarihi bilimkurgu filmi olarak öne çıkıyor. Ancak ne yazık ki ilgi çekici bir fikir olmaktan öteye gidemeyen film hem senaryosuyla hem de oyuncu performanslarıyla sınıfta kalıyor. Buna rağmen cesareti filmi kıymetli kılıyor ve özellikle etkileyici görsel efektleri akılda kalıyor. 12 Eylül 2025’te vizyonda yerini alan Tehlikeli Bölge’ye fikri, efektleri veya desteklemek için bir şans verilebilir. Tehlikeli Bölge, kusurlarına rağmen Türk sinemasında tür denemeleri açısından önemli bir girişim oluyor.