İtalyan, Türk: Tek Yüz, Tek Irk “Mediterraneo” Filmine Bakış

Yazan: Emirhan Coşkun

Her sinemaseverin kendisine özel yaptığı bir film listesi vardır. Bu liste içindeki en özel filmlerse genellikle iyi hissetmek için izlediğiniz filmlerden oluşur. İşte benim bu listemde bulunan ve her izlediğimde içimi nedensiz bir huzurun kapladığı film “Mediterraneo”…

Sakin doğası, mavi ve yeşilin en yatıştırıcı tonlarının görsel bir şölen halinde sunulması ve sımsıcak hikâyesi, beni bu filme bağlayan özelliklerin başında geliyor. Bu sebeple film inceleme yazılarımın içinde mutlaka bulunması gerektiğini düşündüğüm Mediterraneo filmini incelemek için geçtim klavyemin başına.

Mediterraneo

Filmin Konusu

Filmin bir dönem filmi olduğunu belirtmemiz gerek. II. Dünya Savaşı sırasında bir İtalyan savaş gemisi, bir avuç askeri Akdeniz’de küçük bir adaya bırakır. Adaya çıkan birliğin görevi düşman gemilerinin hareketini gözlemleyerek saldırı durumunda adayı korumaktır. Adaya ayak basan askerler karşılarında terk edilmiş bir kasaba görürler. Başlarda her şey onlar için yolundaymış gibi gözükse de gemilerinin vurulması ve telsizlerinin kırılması ile adada mahsur kalırlar; ancak bilmedikleri bir şey vardır; adada yalnız değildirler.

Film bu noktadan sonra hareketlenmeye başlar ve adanın yerlileri saklandıkları yerden çıkarak İtalyan askerlerin sandıkları gibi korkulacak kişiler olmadıklarını anlarlar. Askerlerin dikkatini çeken bir diğer nokta ise adada yaşlı ve çocuklar dışında erkek olmayışıdır. Erkeklerin tamamı savaşmak için adadan gitmek zorunda kalmışlardır. Zamanla adada harika vakit geçiren askerler, zamanın nasıl geçtiğini unutarak savaştan habersiz bir şekilde yaşamaya başlarlar.

Mediterraneo

Yönetmen Hakkında

Filmin yönetmeni İtalyan yönetmen Gabriele Salvatores’tir. Aslen tiyatro yönetmenliği geçmişi olan Salvatores, 1991 yapımı olan Mediterraneo’ya kadar “Kamikazen – Ultima note a Milano”, “Marrakech Express” ve “Turda” gibi filmlerle isminden söz ettirmeyi başarmıştır; ancak yönetmen asıl başarısını Mediterraneo ile kazanmıştır. Salvatores, Mediterraneo ile “En İyi Yabancı Film” dalında Akademi Ödülü almayı başarmıştır. Aynı zamanda İtalyan sineması için en önemli ödüllerden biri olan David di Donatello ve Gümüş Kurdele ödüllerinde de ciddi başarılar elde etmiştir.

Salvatores filmleri hakkında genel olarak anlaşılamayan gerçeklikten kaçışı ve dostlarla birlikte çıkılan yolculukları konu edindiğini söylemek mümkündür. Mediterraneo filmi özelinde konuşmak gerekirse zaten muhteşem olan Akdeniz doğası filmde tam olarak yansıtılabilmiştir. Bu noktada gerek görüntü yönetmeni gerekse sanat yönetmeninin başarılı bir çalışma yürüttüğünü söyleyebiliriz.

Vana Barba, Irene Grazioli ve Gabriele Salvatores

Film Bize Ne Anlatıyor?

Dikkat: Bu bölüm spoiler içeriyor!

Filmin vermek istediği mesaja yoğunlaştığımızda, dünya tarihine kara bir leke olarak geçmiş olan İkinci Dünya Savaşı özelinde; din, dil, ırk ve ayrım gözetmeksizin her türlü savaşa ve ayrımcılığa karşı bu coğrafyanın insanlarının bir arada yaşama arzusunun baskın geldiğini söyleyebiliriz. Evet, filmde bir grup asker görüyoruz ama bu askerlerin tasvirinin Mussolini İtalya’sından çok farklı bir şekilde karikatürize edildiğini söylemek mümkün. Hatta içlerinde en asker oğlu asker görünen Çavuş Lorusso’nun bile…

Tabii Türk izleyicileri bu noktada rahatsız eden bir nokta olabilir. Filmin geçtiği Meis Adası malumunuz Antalya’dan bir sandal uzaklıkta. Böyle olunca her an bir yerlerden bir Türk’ün çıkıp geleceğini kestirmek mümkün oluyor. Askerlerin bulunduğu adaya gelen Türk’ün adı Aziz. Bizim Aziz, başta bir arkadaş gibi yaklaştığı İtalyanlara güzel ve lezzetli hediyeler sunsa da asıl amacını hava kararınca anlayabiliyoruz. Aziz, içki ve afyonla uyuttuğu İtalyan askerlerden silahlarını ve değerli eşyalarını alıp kaçıyor.

Hemen ardından gelen sahnede ise filmin ana temasına hiç de uyumlu olmayan o repliği Yunan papazın dilinden duyuyoruz: “Türklere hiçbir zaman güvenilmez” Filmdeki tek ayrıştırıcı cümlenin, dini yansıtan bir insandan gelmesi, ırkçılığın temelinde yatan nefreti dinlerin körüklediğine güzel bir dokunuş olmuş. Savaşı başlatan ve insanları katleden Almanlar ya da İtalyanlar dururken papazın sadece Türkler için bu cümleyi kurması dini inanışların altında yatan bu ayrımdan kaynaklanıyor.

Mediterraneo

Filmin sonunda savaşın bittiğinden habersiz olan askerler, ilk günlerde terk etmek istedikleri bu adadan ayrılmak istemiyor. Özellikle aradığı aşkı bulduğu düşünen Antonio, adada kalmak için şarap varillerinin içine bile saklanıyor. Film, Teğmen Raffaele’nin yıllar sonra Meis Adası’na dönmesiyle son buluyor. Önce kiliseye gidip yaptığı resimleri inceleyen teğmen, içinde olmasına karşın hiç dâhil olmadığı bir savaşın izlerini yüreğinde taşımaktan mutlu olan nadir insanlardan biri olmanın verdiği mağrur bir bakışla süzüyor tüm resimleri.

Daha sonra eski silah arkadaşları Antonio ve Çavuş Lorusso’nun yanına gidiyor. Yıllar sonra yeniden buluşan bu üç arkadaş, arkalarında harika bir Akdeniz manzarası ile işlerine koyuluyorlar. Biz seyircilere ise bu manzarayı müthiş bir müzikle birlikte izleme keyfi sunuluyor. Filmin sonunda ekrana yansıyan “Tüm kaçanlara adanmıştır” sözü ise savaş kaçaklarından çok, özgürlük ve daha masum bir hayat için çabalayan insanlara bir saygı duruşu niteliğinde bir sonu anlamamıza yardımcı oluyor.

Oyuncu Kadrosu

Gabriele Salvatores genellikle benzer oyuncu kadroları ile çalışmayı seven yönetmenlerden biri. Mediterraneo filminin oyuncu seçimi için de aynı şeyi söyleyebiliriz. Oyuncu kadrosunda dikkati çeken ilk isim çavuş Nicolo Larusso rolü ile karşımıza çıkan Diego Abatantuono. Abatantuono, Salvatores ile bu filmden önce Marrakech Express ve Turda’da da birlikte çalışmış. Giuseppe Cederna, Claudio Bisio, Gigio Alberti gibi isimler için de aynı şeyi söylemek mümkün. Adanın yerli halkının filmde figüran olarak görülmesi de gerçekçiliğe katkıda bulunmuş.

Oyuncuların ve yönetmenin birbirlerinin dillerinden anlıyor oluşu, çalışma kolaylığı kadar oyunculukların standardın altına düşmemesini de olumlu yönde etkilemiş. Özellikle Diego Abatantuono’nun filmin komedi kısmının yükünü çektiğini söylemek yanlış olmaz. Vanna Barba ise güzelliği ile adeta Akdeniz’in vücut bulmuş hali ile seyirci karşısına çıkarak gözlerimizin pasını silmekte.

Mediterraneo

Her Sinefilin İzlemesi Gerek

Sonuç olarak Mediterraneo, bu türe yakın olup olmadığınızın önemi olmaksızın izlemeniz gereken filmler listesinde yerini mutlaka almalı. Özellikle soğuk kış aylarında içinizin muhteşem Akdeniz manzaraları ile ısınmasını istiyorsanız, bu filme hemen ulaşabilir ve 1 saat 40 dakika boyunca kendinizi başka bir dünyaya ışınlayabilirsiniz.

Yazımı, Çavuş Lorusso’nun Akdeniz manzarasına karşı masaj yaptırırken hayatı sorguladığı şu replik ile bitirmek istiyorum: “Yaşam yeterli değil. Bir tek yaşam yeterli değil benim için. Yeterince gün yok yaşanacak… Yapılacak çok fazla şey ve bir sürü düşünce var. Her günbatımı bana hüzün getirir; çünkü bir gün daha geçip gitmiştir…”

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir