Burhan Gün ile 23. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali Üzerine

Yazan: Semiha İktüeren

Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından gerçekleştirilen 23. Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali bu yıl pandemi nedeniyle seyircisi ile çevrimiçi olarak buluştu. TÜRSAK Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Burhan Gün ile festivale dair konuştuk. Her yıl bir ülkenin konuk olduğu festivalde bu yılki konuk ülke: İngiltere

Bu sene 23. kez düzenlenen Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde izleyicileri neler bekliyor?

Randevu İstanbul’un temel mantığı Türkiye ile bir başka ülkenin ortak bir platform kurabilmesinin yolunu açmak aslında. Ve bunu sinema üzerinden yapmayı hedefliyoruz. Bu noktada her yıl stratejik olarak en doğru odak ülkeyi seçmeye çalışıyoruz. İngiltere, Avrupa Birliği’nden çıkış süreci ile ülkelere özel nitelikte birebir anlaşmalar yapmak yönünde kararlar aldı. Bu noktada Türkiye ile de doğrudan birebir bir ilişki başlatacaktır. Biz de sinema alanında en azından ilk buluşmayı sağlamayı ve uzun vadede İngiltere ile Türkiye’nin ortak filmler, ortak projeler veya ortak etkinlikler yapabilmesinin yolunu açmaya çalışıyoruz. O yüzden İngiltere’yi seçtik. Bu bağlamda festivalde Türk filmlerinin yanı sıra İngiliz uzun ve kısa metraj filmleri ve bunun yanı sıra İngiltere’den sektör temsilcileri ile paneller ve sektör buluşması bizleri bekliyor olacak.

Festival bu yıl ilk kez çevrim içi düzenleniyor. Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Covid-19 küresel pandemisi yüzünden fiziksel olarak bir etkinliğin yapılması nerdeyse imkansız hale geldi. Sinema salonları da kapatıldı zaten bildiğiniz üzere. Fakat İngiltere ile yaptığımız bu festival planlamasında çok iyi bir noktaya gelmiştik. Bu yüzden Bakanlığın da izni ve desteğiyle festivalimizi çevrim içi hale getirdik. Zorluğu oldu. Özellikle festivalin yüz yüze yapılması, etkinliklerin yüz yüze yapılmasının yaratacağı etki azalmış olacak ancak yaygınlığını artırmak, daha fazla insana ulaşmak için de bize bir fırsat da doğuracak, bu yüzden iki taraflı düşünmek lazım. Bir tarafta çok zorlanıyoruz yani fiziksel olarak yapmamak nedeniyle ama bir tarafta da yaygınlaşmak açısından avantaj sağlıyor. Bu önemli. Filmleri online izleyecek insanlar. Tabii sinemanın keyfine varamayacaklar. Bir home video izler gibi izleyecekler. Bu işin zorluğu fakat onu en aza indirebilmek için soru cevapları; yani yönetmeniyle izleyicilerin buluşabileceği bir soru cevap platformu yaratarak bunları en azından çözmeye çalışıyoruz.

Festivali pandemi sürecine adapte etmekte yaşanan zorluklar oldu mu? Varsa hangi zorluklarla karşılaştınız? Pandemi sürecinde nasıl hazırlıklar oldu?

Aslında bizim konuklarımız hazırdı. İngiltere ile belli bir hazırlık aşamasını tamamlamıştık. İngiltere’nin en büyük yapımcı birliği PACT ile katılımcıların çoğunu belirlemiştik. Tek yapmamız gereken onları fiziksel olarak ülkemize davet etmekti. Fakat pandemi nedeniyle onları davet edemeyeceğimiz için online alt yapıyı kurmak ve bu kısa süre içerisinde uygun tarihleri belirlemek bir nebze zorluğumuz oldu. Diğer bir zorluğumuz da filmleri gösterebileceğimiz uygun bir dijital platform bulmaktı. Ancak veri güvenliğine önem veren ve hızlı bir platform bulduğumuz için bu kısımda da herhangi bir sorun yaşamadık.

Sizce sinema sektörü ve film festivallerini pandemi nasıl etkiledi?

Bu bir geçici dönem bence. Filmler sinemada izlenir. Çevrim içi yapılması tamamen bu festival ruhunun kaybolmaması, etkinliklere olan inancımızın azalmaması için yaptığımız bir geçiş dönemi yine. Evde kapandığımız dönemde bile sinema ihtiyacımız var. Bunu görmek açısından da olumlu. Fakat her şey normale döndüğünde ritüele geri döneceğiz. Festivali sinema salonlarında takip edeceğiz. Ancak bu evden takip daha çok seçki ve daha fazla insana ulaşmak gibi avantajlar ve imkanlar sağladı. Bunları da kullanıyoruz.

Önümüzdeki süreçlerin (pandemiden) nasıl etkileneceğini, sinemaya uzun vadede neler kazandırıp neler kaybettireceğini düşünüyorsunuz?

Kaldıkları yerden çok daha iyi şartlarda serüvenlerine devam edeceklerdir. İnsanlar çok özledi sinemayı. O yüzden talep artacak ve daha da büyüyüp güçleneceklerdir. Salgın devam etse bile dizi ve film üretimi durmayacaktır. Sadece Mart-Haziran 2020’de tüm ülkenin kapandığı dönemde dizi ve film üretimi sektörün bileşenlerinin aldığı karar ile durmuştu. Bundan sonra bu tip bir durma olacağını sanmıyorum. Herkes olabildiğince dikkatli bir şekilde iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyarak üretimlerini sürdürüyor. İçerik ihtiyacı arttığı için hiç olmadığı kadar sektör üretim açısından hareketli. Özellikle yeni kurulan dijital yerli platformlar ile rekabet ortamı arttı. Sinema filmi üretimi salonlar kapalı olduğu için azaldığı halde dijital dizi platformları için üretilen dizi filmlerde inanılmaz bir artış var.

Festivalin bu yılki konuk ülkesi İngiltere. İzleyicileri hangi bölümler bekliyor?

İngiltere’ye Bak Dünyayı Gör ismi her sene konuk ülkenin ismi eklenerek kullanılan bir bölüm. Bölüme bu ismi vermemizin sebebi ise her bir ülkenin sinemasının dünyaya farklı bir bakış açısı sunduğunu düşünmemiz. Bu bölümde her zaman konuk ülkenin sinemasını olabildiğince tüm çeşitliliğiyle izleyiciye sunmayı hedefliyoruz. Bu sene, çevrim içi gösterimlerin taşıdığı risklerden dolayı biraz zorlansak da bu hedefimize ulaştık ve İngiliz Sinema ve Televizyon Yapımcıları Birliği’nin de (Producers Alliance for Cinema and Television – PACT) destekleriyle çok güzel, birbirinden farklı türlerde beş filmden oluşan bir program hazırlayabildik. Komedi, suç, dram türlerinde Beats, polisiye dram türünde Winter Ridge, romantikkomedi türünde Love Sarah, aksiyon komedi türünde Sam Rockwell’li Mavi Iguana ve aksiyon gerilim türünde Sapık bu senenin programını oluşturuyor.

Benzer bir çeşitliliği her sene Türk Sinemasına Bir Bakış bölümünde de yakalamak istememize rağmen, maalesef biraz önce bahsettiğim kaygılar, bu hedefe ulaşmamızı mümkün kılmadı ve programımız daha çok dram ağırlıklı oldu. Ama Çağan Irmak’ın Bizi Hatırla’sı, Ali Özel’in Bozkır’ı, Umur Turagay’ın Güzelliğin Portresi, Nazif Tunç’un Karınca’sı ve Mehmet Akif Büyükatalay’ın Oray’ı gibi birbirinden güzel ve başarılı filmlerle bu açığı kapattığımızı ve çok iyi bir program ortaya çıkarttığımızı düşünüyorum. İngiltere’den Kısalar seçkisinde ise bu sene 80. yılını kutlayan British Council Türkiye ile birlikte çalıştık ve BAFTA ödüllü 5 kısa film ile çocukların da ilgisini çekecek 5 kısa animasyondan oluşan bir seçki hazırladık.

Artık gelenekselleşen Geleceğin Sinemacılarından Kısalar bölümünde ise 17 yıldır T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü iş birliği ile düzenlediğimiz, sinema öğrencilerinin kısa film projelerini hayata geçirmelerini mümkün kılmayı amaçlayan Geleceğin Sineması Yarışması kapsamında çekilen kısa filmleri gösteriyoruz. Bu bölümün amacı, yarışma kapsamında çekilen kısa filmlere seyirciyle buluşma şansı vermek ve geleceğin sinemacılarının kendi vizyonlarını halka sunmalarını sağlamak.

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir