Theodoros Angelopoulos: Sinemanın Zamansız Tragedyası

Yazan: Bircan Solmaz

“Film çekiyorum ve çekmeye de devam edeceğim, zamanın uçuşunu yumuşatabilmek için.”

Theodoros Angelopoulos

Theo Angelopoulos sineması sisli bir günde dalgalı denize karşı oturup önümüzden geçen hayatları irdeletir bize. O hayatların peşine takılırız bir melodiyi takip edercesine. Yarım kalmış hikayeleri tamamlamak içindir bu yolculuk. Bazen bir yönetmenin ardından gideriz kayıp bir filmi bulmak için bazense bir şairin yarım kalmış şiirini bitirecek kelimeleri ararız. Bu takip sırasında zaman kavramını unuturuz. Geçmiş ve şimdi arasındaki perde kalkar. Tek bir an vardır filmlerinde ve o an zamansızdır.

1935’te dünyaya geldiği Atina’da doğumundan binlerce yıl önce anlatılan mitolojik hikayeler karakterleri ile özdeşleşir ve filmlerinin isimlerine de yansır. Her bir sahnesi Yunan mirası olan tiyatro oyunu gibidir. Oyuncuların tek bir sahne içinde değişen zamanda hayatlarına, anılarına, arzularına şahit oluruz. Usta yönetmen bu sahneye uzaktan uzun uzun bakmamızı ister. Ama bunu Fassbinder gibi empati kurmamıza engel olmak için değil şiirsel görüntüyü elde etmek için kullanır. Şair olamadığı için yönetmen olduğunu itiraf eden Angelopoulos diyaloglar ve müzikler ile birlikte istediği şiirsel atmosfer tamamlar.

“Filmin gerçek işlevi, iki bakışın bir araya gelmesidir: yönetmenin bakışı ve izleyicinin bakışı. Bu bakışların buluşması olmazsa film film olmaktan çıkar, yalnızca bir makaradan ibaret kalır.”

Theodoros Angelopoulos

Filmleri kadar ünlü olan film müzikleri Eleni Karaindrou tarafından bestelendi. Angelopoulos, Eleni ile tanışması hakkında “Eleni’den Taxidi stin Kythira (Kithera’ya yolculuk) filminin müziğini beslemesini istemeden önce onun müziğini duymuştum ve ilgimi çekmişti. Eve geldi. Ona senaryonun hikayesini anlattım kasede aldı ve dinledi. Bu görüşmelere dayanarak ilk müziğini yazdı. Müziği duyduğumda hemen anladım Eleni’nin müziğini dolduran benim hikayemdi.” Angelopoulos’un hikayeleri ve Eleni’nin müzikleri bu tanışmadan sonra her filminde birleşti. Tıpkı Eleni ile olduğu gibi Türk filmlerinden de tanıdığımız görüntü yönetmeni Andreas Sinanos ile de yolları hiç ayrılmadı.

Theodoros Angelopoulos

Angelopoulos bir röportajında filmlerini 3 döneme ayırır. İlk döneminde Batı Avrupa’daki genel ideolojik kargaşayla örtüşen tarihi siyasi filmler; ikinci dönem tarih ve siyasetin artık tuvalde yer almadığı ve karakterler üzerinde daha fazla odaklandığı filmler; ve üçüncü döneminde daha varoluşçu, insan kaderini bir odağa yerleştirmiş, iç ve dış sınırlar, kayıp bir merkez arayışı gibi temaların uzun, büyük ve acılı bir ağıtın parçaları gibi ortaya çıktığı filmler.

Angelopoulos bu üç dönemde yoğunlaştığı konu başlıkları değişse bile her zaman toplumsal konulara duyarlı kaldı. Yunanistan’da yaşanan iç savaşlar, komünizmin Avrupa içindeki rolünün yıllar içindeki yıkıcı değişimi, baskıcı rejimleri, mülteci sorunlarını, göçleri, sınırları, bireylerin kendi yaşamına dair ıstırapları ve iç hesaplaşmalarını irdeledi. Yani insanlığın görmezden geldiği, çaresiz kaldığı sorunlara değinip fikirleriyle bu durumu değiştirmeye çalıştı. Eğer gelecekteki insanlar ruhtan yoksun robotlar olarak öleceklerse ben bu dünyayı reddediyorum diyen usta yönetmen duygularımızın olduğunu hatırlatan eserler ortaya koydu.

Çocukluğundan bu yana savaş ve kargaşayla iç içe geçen yaşamına bir başkaldırı olarak sinemayı kullandı. ‘Tarih Üçlemesi’, ‘Sınırlar Üçlemesi’, ‘Sessizlik Üçlemesi’ ve ölümü nedeniyle yarım kalan ‘Modern Yunan Üçlemesi’ farklı dönemlerine ait filmler olsa bile her biri içindeki isyanın eseriydi. Filmlerinde kendi hayatına dair ayrıntılara da yer verdi. Örneğin Ulysses’ Gaze (Ulis’in Bakışı) filminin bir sahnesini, 1944 yılında iç savaşta ölüme mahkum edilen babasının cesedini annesiyle beraber binlerce ölünün arasında araması ve yıllar sonra babasının yağmurlu bir günde eve dönmesinden ilham alarak çekti.

Theodoros Angelopoulos

“Hiçbir şey sona ermedi. Ermez de. Geçmişe doğru süzülüp giden bir hikayenin başladığı yere döndüm. Zamanın tozunda berraklığını yitiren ve sonra da ansızın öyle bir anda tıpkı bir rüya gibi geri gelen bir hikaye.”

Theodoros Angelopoulos

“Benim ölümüm film çekerken olacak” diyen Angelopoulos, 24 Ocak 2012’de akşam saatlerinde The Other Sea (Öteki Deniz) filminin çekim aşamasında otoyoldan geçen bir motosikletin çarpması sonucunda yaşamını yitirir. “Geçip giden zamanla ilgilenmiyor gibi yapıyorsunuz ama biliyorum ki aceleniz var” diyen, yarınların ne kadar sürdüğünü sorgulamamızı sağlayan ve zamanın uçuşunu bizim için bir nebze yumuşatan yönetmen için böylece “zaman” beklenmedik bir anda bitmiştir.

“Kurduğumuz tüm hayallere rağmen değişmeyen dünyanın şerefine.”

To Vlemma Tou Odyssea / Ulis’in Bakışı filminden

1 yorum

Fatma Kandemir 27 Nisan 2023 - 19:28

Tıpkı Angelopoulos’un şiirselliğinde onu anlatan bir yazı olmuş.

Cevapla

Yorum Yapın

Bunlar da İlginizi Çekebilir