Seyir Derneği tarafından Ayvalık Belediyesi işbirliğiyledüzenlenen Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin ilk gününde 12 film seyirciyle buluştu. Cafer Panahi’nin Altın Palmiyeli filmi It Was Just an Accident ve Ari Aster imzalı Eddington Türkiye prömiyerlerini gerçekleştirirken söyleşi ve panellerle dolu bir ilk gün geride kaldı. Genç Sinema öğrencileri de güne Ayris Alptekin’in konuşmacı olduğu kurgu atölyesi ile başladılar. Film kurgusuna dair deneyimlerini paylaşan ve öğrencilerin sorularını yanıtlayan Ayris Alptekin’in ardından yapımcılar Nadir Öperli ve Atilla Yücer öğrencilerle buluştu.
Günün Söyleşileri
Festivaldeki gösterimlerin ardından film ekiplerinin katılımıyla söyleşiler de gerçekleştiriliyor. İlkay Nişancı’nın 6 Şubat depremleri sonrasında Hataylı gençlerin gelecek hayallerine odaklanan belgeseli Zamanın Kıyısında Sınav’ın ardından Nişancı, filmin yapımcısı Hakan Fıçıcı’yla birlikte seyircinin sorularını cevapladı.
İlkay Nişancı, depremin yaşanmasının ardından önceliğimizin ne olduğu sorusunun ortaya çıktığından söz etti ve insanların dayanışmayla hayatta kalmaya çalıştığı bir noktada belgesel sinema ne yapar sorusuyla yüzleştiğinden bahsetti. Nişancı sözlerine şöyle devam etti: “Ben on yıldır ekoloji ve felaket üzerine çalışıyorum. Bu yaptığımız filmlere de adli tıp teriminde otopsi filmleri olarak bakıyorum. Sonuca değil, sürece, o sonuca nasıl vardığımıza odaklanıyorum bir beden analiz eder gibi. Deprem üzerine de bir şeyler yapmayı düşünüyordum. Sonra sınavın yaklaştığı dönem gelince, öğrencilik yıllarımdan kalma eşitsizlik hikâyesi ortaya çıktı. Öğrencilik yıllarımdan beri böyle bir düşüncem de vardı. Bir sinema anlatısı kurmaya çalışıyordum ve bunu sınav üzerinden yapabilir miyiz diye Hakan’a telefon açtım. Zaman da kısıtlıydı ve şu an bu filmi yaptık, yaptık diye düşündük. Her şey böyle başladı.” Nişancı, film üretimiyle ilgili birinci meselenin tutku olduğunu düşündüğünü ifade ederken seyirciler deprem bölgesine dair deneyimlerini ve güncel gelişmeleri paylaştılar.
Gösterimin ardından seyirciyle buluşan bir diğer yönetmen ise Türker Süer’di. İki asker kardeşin çıktıkları mecburi yolculuğu takip eden Gecenin Kıyısı’nın yönetmeni, yapımcı Nadir Öperli’yle birlikte Vural Sineması’ndaki gösterimin ardından seyirciden gelen soruları yanıtladı.
Türker Süer, filmin ortaya çıkış sürecini şöyle özetledi: “Birkaç sene evvel bir Türk gazetesinde bir makale okumuştum. Türkiye’nin doğusunda olan bir olaydı. Oradaki öfkeli vatandaşlar yeni defnedilmiş kişilerin mezarını taşlarla devirmişler. O kasabanın belediye reisi de çok güzel bir şey söylemiş. Aynı anda üzücü ama güzel bir şey: ‘Bütün bu nefretten dolayı insanlığımızı kaybedeceğiz.’ Bu cümle beni bayağı kurcaladı. Ne demek bu? Böyle bir yerde insan olmak ve yaşamak ne demek? Bu öfke nereden geliyor? İnsanlar bu şartlar altında yaşamak için hangi stratejilere başvuruyor? Kendimce anlamak istedim. Onun için bu filmi yazdım.” Süer, aile ve kardeş hikâyelerine ilgi duyduğunu ifade ederken esas gayesinin filme konu olan kardeşlik ilişkisini keşfetmek olduğunu vurguladı.

Festival programında bu yıl yapay zekâ hüneriyle oluşturulmuş, bu teknolojinin etkilerine dair düşünce zeminleri inşa eden filmler dikkat çekiyor. Alkan Avcıoğlu’nun Gerçek Ötesi ve Vikki Bardot’nun Bir Başkasının Rüyası filmleri de bu yapımlar arasında. Bir Başkasının Rüyasıfilminin yönetmeni ve Gerçek Ötesi’nin ortak senaryo yazarı, Vikki Bardot olarak tanınan sanatçı Gizem Avcıoğlu gösterimden önce yeni kısa metraj filminin ilk gösteriminin Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleşmesinden çok mutlu olduğunu belirtti. Bir Başkasının Rüyası’nın uluslararası prömiyeri ise Ekim ayında Hollanda’da Leiden Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleşecek.
Gerçek Ötesi filminin yönetmeni Alkan Avcıoğlu ise Fabrika Ayvalık’taki gösterimlerin ardından Ayvalık izleyicisinin sorularını yanıtladı. Avcıoğlu filmi şu sözlerle tanımladı: “Yapay zekâ yapım sürecini hızlandıracak bir araç ama bu filmin prodüksiyonu tam iki yıl sürdü. Buradaki en önemli etken de eşimle beraber yazdığımız, deli işi senaryo. Toplam kırk bir versiyonu vardı. Filmin seyirciyi ikinci defa izlemeye davet eden bir yapısı var. İzleme deneyiminin biraz da yönünü kaybetmeye denk düşmesini istiyordum. Belki es vererek tempoyu düşürebilirdim ama film bittiğinde izleyicide bir nakavt hissi olmasını istedim.” Avcıoğlu yapay zekânın sinemada kullanımı üzerine ise şu ifadeleri kullandı: “Yurt dışındaki projelere baktığımda yapa zekâ ile çalışan ve sinema yapmak isteyen çoğu kişinin en büyük hayali tipik bir Hollywood filmi yapmak. Eğer yapay zekâyı sadece üretim sürecini hızlandıran ve ucuzlaştıran bir araç olarak görüp aynı filmleri üretmeye devam edeceksek bunun bir yenilik getireceğini düşünmüyorum.”
Festivalde seyirciyle buluşan bir başka film de Cafer Panahi imzalı It Was Just an Accident oldu. Gösterimden hemen önce filmin Fransa’nın Oscar adayı olduğu açıklandı. Filmin kurgucusu Amir Etminan bu güzel haberin heyecanıyla gösterimin ardından seyircilerin sorularını yanıtlarken cesarete dikkat çekti: “İran’da politik bir sinema var. Bu bağlamda film yapanlar, özellikle gençler çok cesaretli. Bizler ne hapisten ne de baskıdan korkmuyoruz. Orası bizim ülkemiz ve kimse ülkemizi elimizden alamaz. Sansüre rağmen film yapmanın en önemli yöntemi cesaret. Filmi hangi kamerayla çektiniz, görüntü kaliteniz nasıl? Ben bir kurgucuyum ve her türlü kamerayla çekilmiş görüntü ile çalıştım. En önemli olan şey hikâyeniz. Güçlü bir hikâyeniz olduktan sonra isterseniz cep telefonuyla çekin, fark etmez.”
Festivalin ilk gününde ayrıca Eddington, Penguen Dersleri, İki Dünya Arasında, Tavus Kuşu, Eraserhead ve Chuck’ın Hayatı filmleri seyirciyle buluştu.
Günün Etkinlikleri
Festivalde gösterimlerin yanı sıra birçok paralel etkinlik de gerçekleştiriliyor. İlk günde yapay zekânın sinemayla ilişkisi Gerçek Ötesi ve Bir Başkasının Rüyası gösterimlerinin yanı sıra Kırlangıç Ayvalık’ta düzenlenen bir konuşmayla da ele alındı. Bu iki filmin yönetmenleri Alkan Avcıoğlu ve Vikki Bardot’nun yanı sıra yönetmen Tolga Karaçelik ve yazar Özgür Mumcu’nun katıldığı “Yapay Zekâ ve Yaratıcılık” başlıklı konuşmada yapay zekânın getireceği yenilikler farklı disiplinlerden üreticilerin bakışıyla tartışıldı.

Festivalin ilk günü ASKEV Sera’da gerçekleştirilen etkinliklere de sahne oldu. ASKEV Sera’da gün “Bir Hikâye Anlatıcısı: Serra Yılmaz” başlıklı yoğun ilgi gören konuşmayla başladı. Festivalde bu yıl yönetmen dalında verilen “Yeni Bir …” Ödülü jürisinde de yer alan oyuncu ve yönetmen Serra Yılmaz ile farklı ülkelerde kariyer yapmak, çevirmenlik ve yemekle olan ilişkisinin oyunculuğundaki etkileri gibi konularda bir sohbet gerçekleştirildi. Yılmaz’ın “Ayvalık’ta Daldan Dala” adını verdiği sohbette, İtalya’daki tiyatro deneyimlerinden, çok dilli bir yaşamın sunduğu zenginliklerden ve yönetmen-oyuncu ilişkilerinden de söz edildi.
ASKEV Sera’da akşam saatleri ise sinema ve müziğin ortaklığında geçti. Festival programında yer alan sessiz film Bir Zamanlar Avrupa (1897-1902), Hollandalı besteci ve piyanist Daan van den Hurk’un film için bestelediği müzik eşliğinde seyirciyle buluştu. Gösterimin ardından sessiz sinemaya müzik yapmanın incelikleri üzerine bir konuşma gerçekleştirildi. Daan van den Hurk, Venedik, Berlin, Amsterdam ve Londra’nın 120 yıl öncesine ait büyüleyici görüntülerinin bir araya getirildiği filmi, bir besteci olarak sinemayla ilişkisini ve üretim süreçlerini Ayvalık izleyicisiyle paylaştı.
Festivalde gösterimler bu yıl Ayvalık Belediyesi Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi, Fabrika Ayvalık, Kırlangıç Ayvalık ve ASKEV Sera’da. Biletler indirimli 170 TL, tam 220 TL olarak Biletix, Biletinial ve Fabrika Ayvalık’taki gişe üzerinden satışta. Kırlangıç Ayvalık’taki gösterimlerin tüm biletleri 100 TL’den satışa sunulurken ASKEV Sera gösterimleri ise ücretsiz gerçekleştiriliyor.